2455 sayfalık Ergenekon İddianamesi, ordu içindeki “Alevi cuntası”nın “fikirleri” hakkında da önemli bilgiler içeriyor. İddianamenin 1619. sayfasında, dönemin bazı subaylarının ‘gizli bir toplantı’daki konuşma tutanaklarına yer veriliyor. Bu tutanakta, 1. Ordu Komutanlığı’ndan emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın “Arkadaşlar çok çalışsın Bizim olmayan bu devlet mutlaka bizim olacaktır, Biz Türkiye’de İslam ile bağlantılı görülen ama, bu dini tamamen değiştirecek bir Türkiye Aleviliği yaratmak zorundayız” dediği kaydediliyor.
İddianamede, Çetin Doğan’ın yanı sıra başka bazı üst düzey generallerin de katıldığı ve Mayıs 1997’de gerçekleştirildiği anlaşılan sözkonusu toplantıda “ordu içindeki Alevi cuntası”nın faaliyetlerini ortaya koyan şu kararların alındığı da kaydediliyor:
“Alevi olmayana hiçbir zaman tam güvenmeyeceksin, alevi olmayan herkesin anti laik olma ihtimali uzun vadede de olsa olabilir”
“Ordunun müdahalesini sağlamak için, orduda ve sivil toplumda etnik ve irticai faaliyetleri seyredin, yer yer körükleyin. Ordudan altı ayda bir adam atarak, yarın darbe yapma gerekçenizi ortadan kaldırmayın, bırakın, tehlikeyi müdahale boyutunda büyütün. Herkes ne pahasına olursa olsun kendini gizlesin. Birliklerde bilinen ve deşifre olan varsa vitrin yapılsın, kendi söylemlerimizi seslendirsin.”
“Her yerde irtica var kampanyası başlatılsın. Sadece eşi kapalı olan, namaz kılan değil, sağcı, milliyetçi, yarın irticaya kaçması veya size engel olması muhtemel herkesi yazın, ilgili mercilere şikâyet edin, onların adına dinci dergiler, gazeteler gönderin, akrabalarının adını öğrenin, onların isimleriyle başlarını belaya sokacak mektuplar, kartlar gönderin. Alevi olan birlik komutanları, yoksa laikleri sıkıştırın, çokça eğlence düzenleyin, dansöz ve içkiye zorlayın. Din ve milliyetçilik duygusunu zayıflatan yolların neler olduğu açık bularak kullanın.”
“Okullarda öğrencilerin kız arkadaşlıklarını teşvik edin, yapabiliyorsanız, Osmanlı hayranlığını kırın. Cinsel konularda sınırları zorlayın, çünkü bu konu insan zaafının başında gelir.”
Ergenekon İddianamesi’nde geçen bu sözleri ile, “İslam dinini yozlaştırma” gayreti tüm çıplaklığı ile ortaya çıkan Çetin Doğan, “plan işliyor” dedirten görüşler ileri sürdü. Doğan, darbe planları ile gündemde olan ulusalcıların yayın organı Maya Dergisi’nin son sayısındaki yazısında, “İslam hükümlerinin Müslümanların geri kalmasına neden olduğunu” savundu. Doğan; İslam’ın iman, itikat ve ibadet dışında bireyin ve toplumun, dünyevi yaşam ve ilişkilerinin temel esaslarını düzenlemiş olmasını eleştirdi ve bunların dinin görev alanından çıkartılmasını istedi!
Çetin Doğan “Sil Baştan” başlıklı yazısında, “İslam dünyasında sadece ülkemiz, laikliğin kabulü ile din ve devletin görev alanlarının kesin çizgilerle ayırımını başarabilmiştir. Bu çizgileri soluklaştırmak, aşındırmak gayretlerine karşı, Cumhuriyetimiz mevcut organları ile kontrol mekanizmaları oluşturmuştur… Hıristiyanlığın kutsal kitabı İncil’de, toplumların sosyal, ekonomik ve siyasal düzenlemesine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. İncil’de bulunan ‘Sezar’ın hakkını Sezara, Tanrının hakkını Tanrı’ya teslim ediniz’ söylemi, Hıristiyanlıkta din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını kolaylaştırmış, bir bakıma laikliğe zemin oluşturmuştur. Hıristiyan dininde 15’inci asırda gerçekleştirilen reform, ruhban sınıfının dünya ve ahiret işlerini tedvirde, İncil’de yer almayan geniş yetkilerini sonlandırmıştır.” dedi.
“Bizde ise, Cumhuriyetin laik niteliğinin güvenceye alınması için, din zorunlu olarak devletin gözetim, denetim ve vesayeti altına alınmıştır. Bunun nedeni yukarıda da değindiğimiz gibi İslam’ın iman, itikat ve ibadet dışında bireyin ve toplumun, dünyevi yaşam ve ilişkilerinin temel esaslarını düzenlemiş olmasıdır. Bu nedenle, laik düzenin korunması için, toplumun yönetim ve yaşam tarzına din adına müdahalesinin önünün kesilmesi, belirli devlet organlarının anayasal ödevidir.”
Doğan yazısında atıfta bulunduğu “Kadının yanında mahremi bulunmadan yolculuk etmesi uygun değildir”, “Flört etme zinadır”, “Kadınlar, ciddi ve ağır başlı olarak konuşmalı, süs ve endamlarını yabancılara göstermemelidir”, “Kadınlar sokağa çıktığında güzelce örtünmelidir” gibi Diyanet görüşlerini de “Taliban çizgisinde fetva” olarak değerlendiriyor.
(www.memleket.com.tr, 8-2008)