GiRAY ERDOGAN net
Ana Sayfa
Genel kultur
ilginc buluslar
Siyasi Sohbetler
=> Siyasi bilgiler
=> Siyasi Bilgiler 1
=> Siyasi Bilgiler 2
=> Siyasi Bilgiler 3
=> Siyasi Bilgiler 4
=> Siyasi Bilgiler 5
=> Siyasi Bilgiler 6
=> Siyasi Bilgiler 7
=> Siyasi Bilgiler 8
=> Siyasi Bilgiler 9
=> Siyasi Bilgiler 10
=> Siyasi Bilgiler 11
=> Siyasi Bilgiler 12
=> Siyasi Bilgiler 13
=> Siyasi Bilgiler 14
=> Ask ERBABI
=> Ataturkten harika bir ders
Anketler
Bilim arastirma
MEDİCAL
GALERi
Siyasi Bilgiler 10

Emekli Generalin gözü döndü

2455 sayfalık Ergenekon İddianamesi, ordu içindeki “Alevi cuntası”nın “fikirleri” hakkında da önemli bilgiler içeriyor. İddianamenin 1619. sayfasında, dönemin bazı subaylarının ‘gizli bir toplantı’daki konuşma tutanaklarına yer veriliyor. Bu tutanakta, 1. Ordu Komutanlığı’ndan emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın “Arkadaşlar çok çalışsın Bizim olmayan bu devlet mutlaka bizim olacaktır, Biz Türkiye’de İslam ile bağlantılı görülen ama, bu dini tamamen değiştirecek bir Türkiye Aleviliği yaratmak zorundayız” dediği kaydediliyor.

İddianamede, Çetin Doğan’ın yanı sıra başka bazı üst düzey generallerin de katıldığı ve Mayıs 1997’de gerçekleştirildiği anlaşılan sözkonusu toplantıda “ordu içindeki Alevi cuntası”nın faaliyetlerini ortaya koyan şu kararların alındığı da kaydediliyor:

“Alevi olmayana hiçbir zaman tam güvenmeyeceksin, alevi olmayan herkesin anti laik olma ihtimali uzun vadede de olsa olabilir”

“Ordunun müdahalesini sağlamak için, orduda ve sivil toplumda etnik ve irticai faaliyetleri seyredin, yer yer körükleyin. Ordudan altı ayda bir adam atarak, yarın darbe yapma gerekçenizi ortadan kaldırmayın, bırakın, tehlikeyi müdahale boyutunda büyütün. Herkes ne pahasına olursa olsun kendini gizlesin. Birliklerde bilinen ve deşifre olan varsa vitrin yapılsın, kendi söylemlerimizi seslendirsin.”

“Her yerde irtica var kampanyası başlatılsın. Sadece eşi kapalı olan, namaz kılan değil, sağcı, milliyetçi, yarın irticaya kaçması veya size engel olması muhtemel herkesi yazın, ilgili mercilere şikâyet edin, onların adına dinci dergiler, gazeteler gönderin, akrabalarının adını öğrenin, onların isimleriyle başlarını belaya sokacak mektuplar, kartlar gönderin. Alevi olan birlik komutanları, yoksa laikleri sıkıştırın, çokça eğlence düzenleyin, dansöz ve içkiye zorlayın. Din ve milliyetçilik duygusunu zayıflatan yolların neler olduğu açık bularak kullanın.”

“Okullarda öğrencilerin kız arkadaşlıklarını teşvik edin, yapabiliyorsanız, Osmanlı hayranlığını kırın. Cinsel konularda sınırları zorlayın, çünkü bu konu insan zaafının başında gelir.”

Ergenekon İddianamesi’nde geçen bu sözleri ile, “İslam dinini yozlaştırma” gayreti tüm çıplaklığı ile ortaya çıkan Çetin Doğan, “plan işliyor” dedirten görüşler ileri sürdü. Doğan, darbe planları ile gündemde olan ulusalcıların yayın organı Maya Dergisi’nin son sayısındaki yazısında, “İslam hükümlerinin Müslümanların geri kalmasına neden olduğunu” savundu. Doğan; İslam’ın iman, itikat ve ibadet dışında bireyin ve toplumun, dünyevi yaşam ve ilişkilerinin temel esaslarını düzenlemiş olmasını eleştirdi ve bunların dinin görev alanından çıkartılmasını istedi!

Çetin Doğan “Sil Baştan” başlıklı yazısında, “İslam dünyasında sadece ülkemiz, laikliğin kabulü ile din ve devletin görev alanlarının kesin çizgilerle ayırımını başarabilmiştir. Bu çizgileri soluklaştırmak, aşındırmak gayretlerine karşı, Cumhuriyetimiz mevcut organları ile kontrol mekanizmaları oluşturmuştur… Hıristiyanlığın kutsal kitabı İncil’de, toplumların sosyal, ekonomik ve siyasal düzenlemesine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. İncil’de bulunan ‘Sezar’ın hakkını Sezara, Tanrının hakkını Tanrı’ya teslim ediniz’ söylemi, Hıristiyanlıkta din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını kolaylaştırmış, bir bakıma laikliğe zemin oluşturmuştur. Hıristiyan dininde 15’inci asırda gerçekleştirilen reform, ruhban sınıfının dünya ve ahiret işlerini tedvirde, İncil’de yer almayan geniş yetkilerini sonlandırmıştır.” dedi.

“Bizde ise, Cumhuriyetin laik niteliğinin güvenceye alınması için, din zorunlu olarak devletin gözetim, denetim ve vesayeti altına alınmıştır. Bunun nedeni yukarıda da değindiğimiz gibi İslam’ın iman, itikat ve ibadet dışında bireyin ve toplumun, dünyevi yaşam ve ilişkilerinin temel esaslarını düzenlemiş olmasıdır. Bu nedenle, laik düzenin korunması için, toplumun yönetim ve yaşam tarzına din adına müdahalesinin önünün kesilmesi, belirli devlet organlarının anayasal ödevidir.”

Doğan yazısında atıfta bulunduğu “Kadının yanında mahremi bulunmadan yolculuk etmesi uygun değildir”, “Flört etme zinadır”, “Kadınlar, ciddi ve ağır başlı olarak konuşmalı, süs ve endamlarını yabancılara göstermemelidir”, “Kadınlar sokağa çıktığında güzelce örtünmelidir” gibi Diyanet görüşlerini de “Taliban çizgisinde fetva” olarak değerlendiriyor.

(www.memleket.com.tr, 8-2008)

 

Ergenekon iddianamesinin kamuoyuna açıklanmasından sonra ‘gizli tanık’ olmak isteyen bir kişi soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’e şok bilgiler verdi. Tanık verdiği ifadede Abdullah Çatlı ve sevgilisi Gonca Us’un Susurluk’taki meşhur kazada ölmediğini, orada bulunan bir ekip tarafından öldürüldüklerini iddia etti. Ergenekon iddianamesinin oluşmasına önemli ölçüde katkı sağlayan ‘Dilovası’ ve ‘İsmet’ gibi kodlu gizli tanıklara bir ‘gizli tanık’ daha eklendi.

Ergenekon iddianamesinin İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilip iddianamenin kamuoyuna açıklanmasının ardından Ergenekon’un PKK ile ilişkisine ve uyuşturucu trafiğini yönettiğine iyice ikna olduğunu belirten bir kişi soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’e giderek can güvenliğinin sağlanması koşuluyla bildiklerini anlatacağını söyledi.

Öz ile yaptığı ön görüşmenin ardından jet hızıyla ‘gizli tanık’ kapsamına alınan kişi sarsıcı ifadeler verdi. Gizli tanık savcıya verdiği ifadelerin bir bölümünde Susurluk mevkiinde kaza yapan, Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ’ın kullandığı ve içinde milletvekili Sedat Bucak, Gonca Us ile Abdullah Çatlı’nın (Mehmet Özbay sahte kimliğiyle) bulunduğu Mercedes’in frenlerinin uzaktan kumandayla devre dışı bırakıldığını iddia etti. Tanığın anlatımına göre otomobilden sağ çıkan Çatlı ile Us ise orada bulunan 3 kişilik bir ekip tarafından boyunları kırılarak öldürüldü:

“Susurluk kazasında aracın frenleri uzaktan kumandayla devre dışı bırakıldı. Kaza sonrasında Abdullah Çatlı ve Gonca Us ölmedi. Orada bekleyen 3 kişilik bir ekip tarafından boyunları kırıldı. Sedat Bucak da öldürülecekti. Ancak korumaları son anda yetişti. Korumalar bagajda bulunan bir çantayı aldı ve durumu telefonla Haluk Kırcı’ya bildirdi. Bu olayın arkasında ise ünlü bir siyasetçi var. Öldürülmesi planlanan bu siyasetçi önce davrandı.”

(Yenişafak, 2008)

Jandarma hangi yazarı nasıl fişledi?

Ergenekon operasyonu kapsamında tutuklanıp cezaevine konan eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur’un ofisinde ele geçirilen belgeler arasında 1998 yılından 2004 yılına kadar medya dünyası hakkında tutulan ayrıntılı raporlar da ele geçirildi. İşte fişlenen gazeteciler:

Ertuğrul Özkök: Hürriyet Gazetesi. Her zaman iktidarın merkezine yakın olma stratejisi izler. AKP iktidarı ile birlikte medya dengeleri ile oynayabilecek bir konuma gelmiştir. Daha önce ABD-İngiltere ekseninde iken, Aydın Doğan’ın etkisiyle Almanya etkisine girmiştir. Doğan Medya Grubu’nda Ankara bürokrasisini en iyi bilen isimlerden biridir. Amerikan Büyükelçisi Eric Edelman’ın toplantılarına da katılmıştır.

Hadi Uluengin: Hürriyet Gazetesi. Eski Maocu, yeni liberallerdendir. İngiltere ve İsrail tarafından enforme edilmektedir. Yetişme tarzı ve geleneği ile Fransız etkisi ile de hareket eder. Neo-liberal politikaların destekçisidir.

Mehmet Altan: Sabah Gazetesi. ABD ve İngiltere tarafından enforme edilmektedir.

                                                                                

Önceki                                                                                                                              Sonraki

 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol