GiRAY ERDOGAN net
Ana Sayfa
Genel kultur
ilginc buluslar
Siyasi Sohbetler
Anketler
Bilim arastirma
MEDİCAL
=> Depresyon nedir ?
=> Kronik Uykusuzluk
=> Panik Atak - Stres Nedir?
=> Sosyal Fobi
=> Somatizasyon
=> Hipnoz
=> Uyku sorunlari
=> Deprem psikolojisi
=> Alkol Bagimliligi
=> Cocuk Psikolojisi
=> OTiZM
=> Cocuklugumuz
=> ŞİZOFRENİ VE PSİKOZ KAVRAMI
=> Genel Psikiyatri
=> Saplantilar
=> Yeme Bozukluklari
=> Evlilk sorunlari
=> Bunama
=> iNTiHAR
=> DiGER BASLIKLAR
=> DIGER BASLIKLAR 1
GALERi
Deprem psikolojisi

AKUT STRES BOZUKLUĞU

A - Aşağıdakilerden her ikisinin de bulunduğu bir biçimde kişi travmatik bir olayla karşılaşmıştır.

Kişi gerçek bir ölüm yada ölüm tehdidi, ağır bir yaralanma yada kendisinin yada başkalarının fizik bütünlüğüne bir tehdit olayını yaşamış, böyle bir olaya tanık olmuş, yada böyle bir olayla karşı karşıya gelmiştir.



Kişinin tepkileri arasında aşırı korku, çaresizlik ya da dehşete düşme vardır.





B - Sıkıntı doğuran olayı yaşarken yada bu olayı yaşadıktan sonra aşağıdaki disosiyatif belirtilerden üçü yada daha fazlası gerçekleşmiştir.

Uyuşukluk, dalgınlık duyumları yada duygusal tepkisizlik.



Çevrede olup bitenlerin farkına varma düzeyinde azalma ( afallama)



Derealizasyon ( Çevreyi değişik algılama )



Depersonalizasyon ( Kendisi değişime uğramış gibi hissetme )



Disosiyatif amnezi ( Yani travmanın önemli bir kısmını hatırlamama)





C - Travmatik olay tekrar tekrar yaşanır.

Göz önüne tekrar tekrar gelen görüntüler,



Tekrarlayan düşünceler



Rüyalar



İllüzyonlar



“Flashback” episodları



O yaşantıyı yeniden yaşar gibi olma yada travmatik olayı hatırlatan şeylerle karşılaşınca sıkıntı duyma.





D - Travma ile ilgili anıları uyandıran uyaranlardan belirgin kaçınma ( Düşünceler duygular konuşmalar konuşmalar etkinlikler yerler insanlar)

E - Belirgin sıkıntı yada artmış uyarılmışlık belirtileri ( Örnek: Uyumakta zorluk çekme huzursuzluk, düşünceleri yoğunlaştırama güçlüğü, aşırı irkilme tepkisi, motor huzursuzluk.

F - Bu Belirtiler klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya yada toplumsal mesleki alanlarda yada işlevselliğin önemli diğer alanlarında bozulmaya neden olur yada bireyin travmatik yaşantısını aile bireylerine anlatarak kişisel destek kaynaklarını harekete geçirmek yada yardım almak gibi gereken iş yapmasının peşinde koşma yetisini bozar.

G - Bu bozukluk en az iki gün, en fazla dört hafta sürer ve travmatik olaydan sonraki 4 hafta içinde ortaya çıkar.

H - Bu bozukluk bir maddenin yada genel tıbbi bir durumun etkisi ile ortaya çıkmamış olmalıdır

TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU

Milletçe yaşadığımız felaket yurdun her köşesini farklı oranlarda etkiledi. Ancak olayı bizzat yaşayanlar, bir yakınını kaybedenler veya kendileri yaralananlar bu durumu çok daha yakından hissedeceklerdir. Yaşanacak sıkıntı ve yasın zamanın müşfik kollarında bir süre sonra azalarak en aza ineceği muhakkaktır. Ancak bazıları için bu süre oldukça uzun olabilir. Deprem sel gibi doğal afetlerden sonra savaş katliam tecavüze uğrama trafik kazası geçirme gibi kişiyi bedenen ve ruhen aciz bırakan travmatik durumlardan sonra durumla alakalı olarak iç sıkıntısı olayı tekrar tekrar yaşıyormuş gibi olma ( flash back ) öznel bir uyuşukluk, dalıp gitmeler, çevrede olup bitenlerin farkında olmada azalma, kendisinde veya çevresindekilerin gerçekliğinde değişim varmış gibi hissetme. Yaşadığı travma ile ( Şimdilerde Deprem ) alakalı sesler görüntüler veya hatırlatacak her şeyden kaçınma ile karektarize bir durum söz konusudur.

Sürekli olayı hayalinde bazen de onu tekrar yaşıyormuş gibi olma söz konusu olabilir ve kişi bunda oldukça fazla etkilenir. Günlük işlevselliğe dönmeyi uzatabilir. 

Bu travmadan hemen sonra veya birkaç ay sonra ortaya çıkabilir. Ortaya çıkış süresine göre akut stres reaksiyonu veya posttravmatik stres reaksiyonu gibi isimler alabilir. 

İsmi ne olursa olsun ruhsal, bedensel yada cinsel travmalardan sonra ortaya çıkabilecek esas karekteri mevcut travma ile alakalı sıkıntı ifadeleri ile gidecek bu durumu iyi tanımak gerekir. Sıkıntıyı gidermek geçici bir çözümdür ve gereklidir. Uzun vadeli olarak ta hayatı etkilememesi için üzerinde ehemmiyetle durulması gereken bir durum olduğu unutulmamalıdır.

DEPREM SONRASI ADAPAZARI İZLENİMLERİM

Deprem sonrası uzun bir ara verdim yazılarıma ancak felaketin boyutu öylesine büyüktü ki ilk günlerin şoku atlatıldıktan sonra olayın psikolojik boyutunu yakından takip etme fırsatı buldum. Hem depremin en yoğun olarak yaşandığı Adapazarı ve İzmit’i hem de İstanbul Avcılar da yaşayan insanları görme fırsatım oldu.

Deprem fırtınasının içinde olanlarla esintisini hissedenler arasında ciddi bir fark gözlemledim. İstanbul ve civarı depremi sadece sallanarak geçirenler yıkılabileceklerini fark ettiler. Ve bu fark edişin getirdiği korku yıkılma göçük altında kalabilecekleri korkusu ile evlerine girmekten kaçınmaya başladılar. Her an göçük altında kalabilecekleri kaygısını yaşadılar. Bu da bizi aciz bırakan olaylar karşısında yaşanan bir tepkiyi ortaya çıkardı. Buna Akut Stres Bozukluğu diyoruz.

Kapalı mekanlarda durmak sıkıntı vermeye başladı.



Sanki her an sarsıntı varmış gibi irkilmeye, avizeler sallanıyor mu diye ona bakmaya başladık.



Telefon çalsa irkilir olduk.



Köpekler havlayarak dolaşsalar aman hissettiler galiba endişesi ile teyakkuza geçtik.





Ancak maddi manevi depremi şüphesiz ki en çok Adapazarı Gölcük ve İzmit halkı yaşadı. Yakınlarını kaybedenler için ne yıkılma korkusu ne de enkaz altında kalma kaygısı ön planda değil artık. Onlar keşke bizde ölseydik, geleceğimiz yok artık. Bu acıyla yaşayamayız artık diyerek ağlayamıyorlar bile. Felaketin tam içinde oldukları için olayın vahametini kavrayamayanlarda var elbet. “O mahiler ki derya içindedir deryayı bilmezler”deki gibi dışına çıkıncaya kadar kendi durumunu pek çoğu fark etmedi. Şimdilerde soğukla ve parasızlıkla evsizlikle yüz yüze gelmeye başlayınca gerçeğin acı tokadı ile irkilip kendine gelenlerse gelecek kaygısıyla kara kara düşünmeye başladılar. 

Bizler sıcak döşeklerimizi deprem olur korkusuyla iki gün terk edip arabamızda yada sokakta yatınca hissettiklerimizin yirmi katını onlar için düşünün ve her gün bir kat daha artırın: İşte o insanlar şu an bunu hissediyorlar. Deprem sonrası çadır kentte iki gece geçirip psikiyatrik sorunlarla ilgilendim. Orada yavaş yavaş unutulma psikolojisi başladı. Yardımlar ilk gün ki hızını kaybetti. Her ne kadar ilk günlerde hızlı bir yardım gitti ise de onlar gittikleri kadar hızlı ve düzensiz tüketildi. Belki de ziyan oldu. Ama bu gün o insanlar hatırlanmayı bekliyor . Hiçbir şey yapamayan üç beş arkadaş arabasına atlasın cebine de şeker doldursun ve oradaki çocukların gönlünü alsın. Bunun bile o çocukların ruh sağlığı üzerine çok olumlu etkiler bırakacağına inanıyorum. 

Unutmayın şu an bunları yapabilecek durumda olmayabilirdik. Bu şansımızı insanlık adına lütfen çok iyi değerlendirelim.

DEPREM SONRASI KORKULAR VE KAÇINMALAR

Bu sayfada bu güne kadar depremle alakalı bir çok yazı yayınlandı. Bazıları deprem psikolojisi üzerine idi. Aslında depremin üzerinde uzun zaman geçti. Bazılarımız için sorunlar tamama yakın bitti bile. Ancak bunca süreye rağmen bir kısım insanlar hala deprem anını yaşıyor ve bu yaşadıkları ile de hayatı altüst olmuş durumda.

Bu tür ciddi travmalardan sonra hiç bir sorun yokken 6 ay sonra bile başlayacak bazı belirtiler tarif ediliyor. Tekrar deprem olur kaygısını getirdiği huzursuzluk, irkilme, sürekli tetikte olma hissi her an harekete hazır vaziyette bekleme insanları ciddi bir şekilde rahatsız ediyor. Günlük yaşamın bazı alanlarında işlev kaybına neden oluyor. Bunlardan birkaçını yazmak istedim.

Bu belirtiler farkında olmasak ta hayattan zevk almamızı işimizde verimli olmamızı engelleyen belirtilerdir.

YATAK ODASINA GİREMEME
Bazılarımız ilk büyük depremi yaşadığımız mekana gitmekten korkuyoruz. Ve çoğumuz içinde bu mekan yatak odamız. Bütün aile fertleri oturma odasında hep beraber uyuyorlar. Sanki yatak odasında olan deprem oturma odasında olmamış gibi. Böyle olunca da uyku kalitesinde azalma ertesi güne yansıyan bir yorgunluk, gerginlik hali oluyor. Bence olağan üstü halden normal yaşama geçmenin zamanı çoktan geldi de geçiyor bile.


Deprem sonrasında kapalı yerlerden uzak durma hele yalnız başına böyle bir yerden kaçınma ile çok sık karşılaştığımız bir durum. Bunu ne gibi olumsuzlukları var. Mesela kapalı bir yerde çalışan kişi sürekli tedirgin olduğu için dikkatini işine veremiyor, sinirli ve gergin davranışları ile lüzumsuz tartışmalara ol açabiliyor. İş verimi düşüyor. Ev hanımı ise yanında sürekli birilerini istiyor.

BANYO YAPAMAMA
Temelinde ya banyo yaparken deprem olurda çıplak yakalanırsam. Ve öyle kaçarsam düşüncesi var. Bu yüzden haftada iki-üç kez banyo yapan bazı insanlar ayda bire kadar zamanı uzatmaya başlamış. Ve çok kısa zamanda banyodan çıkar olmuş.

HAYATTAN ZEVK ALAMAMAEn başta yazdığım durumla da ilintili olarak ortay çıkan bu durum hayattan zevk alamama ya paralel ortay çıkmış olabilir. Ancak bir başka dinamik yorum ise “çıplakken deprem olursa ne yaparım kaygısı.” Cinsel yaşam insan hayatında psikolojik ve bedensel boşalmayı ve gevşemeyi sağlayan çok önemli bir durumdur. Dolayısıyla bu boşalımın gerçekleşmemesi ile günlük yaşamda sıkıntılarını şimdiden ortaya çıkarmaya başlamıştır bile. Evinde cinsel tatmini bulmayan bazı kişilerin dışarıya kayması bunun en uç örneği olsa bile azımsanmayacak oranda karşılaşılan bir durumdur.


Artık hiç bir şey eskisi bu gibi olmayacak. Ve ben artık neden yaşıyorum. Bu düşünce depressif düşünce içeriğinin bir mahsulü olarak karşımıza çıkmakta ve insanın maddi ve manevi gelişimini engellemektedir. Gelecekten beklentisi olmayan birinin işinde evinde yenilikler için çaba sarf etmesi beklenemez. Bu nedenle bu patolojik düşünce içeriğinin yol açtığı olumsuzlukların gözden kaçırılmaması gerekir. Depresyon sorgulanmalı ve gerekirse tedavi ettirilmelidir.


Eskiden zevk alarak yapılan bir çok işe karşı artık ilgi duymamama psikolojik durumumuzdaki genel çökkünlük halinin bir başka yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır.

HAYATININ TEMEL DÜZENİNDE DEĞİŞİKLİKLER
Tekrar deprem olacak söylentileri yüzünden hayatının temel düzeni üzerinde ciddi değişiklikler yapma. Örnek işinin evinin tüm yakınlarının olduğu bir mekanı terk etme göç edip gitme düşüncesi. Bu düşünce ile insanlar psikolojik sorunlarında kaçtıklarını sanmaktadır ama aslında yapılan bilimsel çalışmalarla ispatlanmıştır ki bu tür kaçışlar ruhsal durumumuzdaki olumsuzlukları değiştirmemekte aksine bazen daha da olumsuz hale getirmektedir.

Yalnızca fizik olarak hasarlı ve oturulamayacak durumdaki mekanları değiştirmek onun dışında söylentilerle yada ne zaman olacağını hiç kimsenin kesin olarak söyleyemeyeceği bir depremden kaçmak için hayatımızdın temel dinamiklerini değiştirmenin anlamlı olmayacağını hatırlatmak isterim.

Hem sonra nereye kaçabilirsiniz ki. En güvenli olduğu yer olarak söylenen Konya bile salandı. Mevcut durumunuzdaki şartları iyileştirmeyen çalışsanız bu psikolojik sorunlarınızın daha kolay çözüldüğünü göreceksiniz.

Bunlar bu günlerde en çok karşılaştığımız durumlar. Eğer sizde de hala günlük yaşamını etkileyecek boyutta anormal irkilmeler, korkular ve kaçınmalar varsa bir an evvel bir psikiyatristle görüşmenin zamanı gelmiş demektir.

                                                                               
Önceki                                                                                                                              Sonraki
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol