GiRAY ERDOGAN net
Ana Sayfa
Genel kultur
ilginc buluslar
Siyasi Sohbetler
Anketler
Bilim arastirma
MEDİCAL
=> Depresyon nedir ?
=> Kronik Uykusuzluk
=> Panik Atak - Stres Nedir?
=> Sosyal Fobi
=> Somatizasyon
=> Hipnoz
=> Uyku sorunlari
=> Deprem psikolojisi
=> Alkol Bagimliligi
=> Cocuk Psikolojisi
=> OTiZM
=> Cocuklugumuz
=> ŞİZOFRENİ VE PSİKOZ KAVRAMI
=> Genel Psikiyatri
=> Saplantilar
=> Yeme Bozukluklari
=> Evlilk sorunlari
=> Bunama
=> iNTiHAR
=> DiGER BASLIKLAR
=> DIGER BASLIKLAR 1
GALERi
Cocuklugumuz

ÇOCUKLUĞUMUZ

Affan Dedeye para saysam
Satsa bana çocukluğumu

Dizelerini hatırlamayanımız azdır herhalde. Çocukluk insanın çoğunlukla hep içi sızlayarak andığı zaman dilimlerindendir. O günlerde zaman farklıdır. Algı farklıdır. Objeler farklı algılanır. Etrafımızı çocukça kriterlerle değerlendirir ve erişkin dönemde de o günlere dair hatırladıklarımız hep o sihirli dünyaya ait argümanlarla hatırlarız. Mesela evimizin bahçesindeki incir ağacının incirleri dünyan en büyük incirleridir. Sizin tırmandığınız ağaç o kadar yüksektir ki sizden başka kimse ona tırmanamaz belki de. Yada sizin ağabeyiniz dünyanın en zeki adamıdır. Onun o günlerde keşfettiklerini dünya bir araya gelse yapamaz. Bunlar işin hep pozitif yanları.

Birde başınıza gelen korku veren olaylar vardır ki o günden bugüne yansımaları bir açının merkezden uzaklaştıkça mesafesin açılması gibi büyüdükçe büyür. Bu büyüme etkisiyle geçmişte aslında çok basit ve ufak olan bir olay bu gün ruhumuzun mahzeninde saklı dursa da etkileri zaman zaman gün ışığına çıkarak bizi olumsuz etkiler. Ruh sağlığımız açısından bakıldığında çocukluk çağı travmaları erişkin dönemde etkilerini göstermeleri açısından çok önemlidir. O günlerde yaşanmış basit bir olay bu günlerimizi olumsuz etkileyerek bizi sıkıntılı huzursuz ve gergin yapabilir. Hatta bazılarımız için çok sıradan, doğal ve hatta olması gereken şeyleri bile ertelememize sebep olabilirler. Erişkin döneme ait korkular çoğunlukla bu nevi şeylerdir. Her biri biraz irdelendiğinde çocuklukta birer yansımaları olan durumlardır. Basit korkular yanında kaçınmalara sebep olan olaylarda da bunu sıkça görürüz.

Travmatik yaşantıları fiziksel, ruhsal ve cinsel travmalar alarak üç ana başlıkta toplanır.
Bu travma çeşitleri birbiri içine geçmiş şekilde de yaşanabilir. Mesela şiddet kullanılarak gerçekleştirilmiş bir taciz yada tecavüz girişimi bu anlamda bu mevzuyu en iyi anlamamız sağlayacak örnektir. Fiziksel şiddet, ruhsal anlamda yaşanmış çaresizliğin getirdiği kaygılar ve cinselliğinizin isteğiniz dışında zorla kullanılmasını getirdiği örseleyici yaşantı. Tüm bunlar hep birlikte insanı onulmaz bir yarayla ruh dünyasının derinliklerinden yaralayacak olumsuzlukları yaşatan ciddi sorunlardır. Cinsel taciz ve tecavüz girişimi yaşamın her anında ciddi bir travma olarak yaşanan bir durumdur. Ancak erişkin dönemde bununla mücadele etmek çok daha kolay olacaktır. Çocuklukta yaşanmış bir travmatik deneyim yaşamın ilerleyen zamanlarında ruhun labirentlerinden çıkacak ve olumsuzluklara sebep olacaktır. Basit bir örnekle açıklayayım. Çocukluğunda mesela 10 yaşlarında cinsel bir saldırıya maruz kalan bir genç kız evlendiğinde yaşayacağı cinsel deneyimle o olayı birleştirdiğinden cinsellikten kaçınabilir. Beraberlik gerçekleşeceği anda geçmiş deneyimin olumsuzlukları ile ya cinsellikten kaçınan bir kadın yada ömür boyu cinselliği bir travma hatırlatıcısı olarak yaşadığı için ondan zevk almayan biri olarak karşımıza çıkar.

Yine çocukluk çağından yaşanılmış korkular erişkin dönemde karşımıza çıkacaktır. Karanlıktan korkan bir insan yada aşırı köpek korkusu olan birinin yaşamında biraz derine inilse çocuklukta yada geçmişte yaşanılan bir travmanın izleri izlerine rastlanılacaktır. Bunu her zaman bilinçli bir şekilde hatırlayamayabiliriz. Ama bu izler çoğunlukla iyi bir psikiyatrik muayene ile keşfedilecek ve travmanın izleri tamir edilmeye çalışılacaktır.

Her şeye rağmen çocukluk anılarımız algımızın da farklı olması nedeniyle çoğunlukla güzeldir. Şimdi burada hepimizin çocukluğuna bir geri dönüş olmadı mı? Şu soruyu sormadık mı? Affan dedeye para saysak hakikaten çocukluğumuzu bize satar mı? Kim bilir belkide çocuklarımıza paramızla satın almaya çalıştığımız kendi çocukluğumuzdur.


ZEKA GERİLİĞİ

Zeka değişik kitaplarda ve değişik kaynaklarda değişik şekillerde tarif edilmektedir. Pratik olarak yeni bir durumla karşılaşıldığında yeni uygun yanıtlar gösterebilme yeteneği olarak tanımlanabilir. Zeka ile bilişsel fonksiyonlar arasında paralellik vardır. Zeka gelişimi bebeklik, çocukluk ,ergenlik ve yetişkinlik dönemlerinde önemli değişiklikler geçirerek devam eden önemli bir süreçtir. Çocuğun 5 yaşından sonraki zeka gelişim süreci erişkin dönemler için önemli bir gösterge iken 5 yaşından öncesi erişkin dönem için kriter sayılmaz. Zeka seviyesi için kullanılan terim IQ zeka bölümü olarak bilinen iki kelimenin (Intellicence Quontient) baş harfleridir. Ve zeka ölçümü için değişik testler kullanılmaktadır. Sonuçta çıkan değerler kişinin zeka seviyesini gösterir.

Zeka geriliği dendiğinde bilişsel yetilerin tümünü etkileyecek şekilde zeka gelişiminin geri ve yavaş olması ile karakterize bir tablodur. Bir kişiye zeka gerisi diyebilmek için IQ katsayısının 70 in altında olması ve günlük yaşamında işlevselliğinin bozulmuş olması gerekir. Hafif derecede zeka geriliklerinin toplumda görülme oranı %2-3 iken orta ve ağır derecedekilerin oranı % 0,3 tür. (Binde 3 )

Zeka geriliği nedenleri arsında en sık olarak kromozomal anormallikler suçlanmaktadır(%40). Bunun yanında sebebi açıklanamayan zeka gerilikleri ve genetik nedenli zeka gerilikleri de vardır. Ayrıca doğum sırasındaki bazı travmalar ve doğumun uzun sürmesi gibi nedenlerde zeka geriliğinde neden olarak suçlanmaktadır. Zeka geriliğinin en önemli belirtisi kişini yaşına ve konumuna uygun işlevselliği gösterememesidir. Ayrıca kas kontrolü yani motor gelişimi dili(lisanı) kullanma yeteneği bozuk,anlama ve kavrama yaşıtlarından geridir. Ayrıca bazı zeka gerisi kişiler ciddi akıl hastalıkları gibi belirtilerle karşımıza çıkabilir.

Zeka geriliklerinin tanınmasının önemi gerekli eğitimle bu kişilerin topluma ve ailesine kazandırılmalarının mümkün olmasıdır. Bu nedenle ciddi düzelmeleri tedavi ile sağlamak çoğunlukla mümkün olmasa da bu işlevselliği sağlamak ailenin ve toplumun yükünü ciddi manada azaltacaktır.

Birde zeka geriliği ile karışan özel öğrenme bozuklukları ile ayrım yapıldığında tedavi daha kolay olmaktadır. Özel öğrenme güçlüğünde zeka normal veya normale yakın olduğu halde zihni fonksiyonların bazılarındaki yetersizlik dolayısıyla öğrenmede zorluk ortaya çıkar. Bu durumlar başlıklar olarak belirtip,bu konuyu bitireceğim

1- Gelişimsel matematik öğrenme bozukluğu
2- Gelişimsel yazma zorluğu
3- Gelişimsel okuma zorluğu
4- Gelişimsel telaffuz zorluğu

Bu durumlar zeka geriliği olmayıp tedavileri mümkündür.

Doç. Dr. Mücahit ÖZTÜRK'ün izniyle "Çocukta Psikiyatrik Sorunlar" kitabından alınmıştır.

Çocukların Özgüvenlerini Geliştirmek İçin-1

İnsanların hayatta yaşarken en çok kullandığı yapı özgüvenleridir...Sevgili dostlar,özgüveni sarsılmış ya da oluşmamış bir insanın gerek kişisel gerekse evrensel yaşamında ağır yüklerin (ve hatta bazen hafif yüklerin) altında ezildiğini hepiniz biliyorsunuzdur.
Bildiğimiz bir nokta daha var ki, o da ;özgüvenin çok küçük yaşlardan itibaren şekillendiğidir. ..
Çevremizdeki saldırgan insanların, içine kapanık melonkolik insanların,performans sorunlarının, kısacası çoğu psikolojik olumsuzlukların kökeniyle(sıklıkla) ilişkili önemli bir konu...
Peki bizler onların klavuzları olarak ne yapabiliriz?
aslında konu ilk ilk geceden itibaren sinyal vermekle ilişkili...ve hayat boyu,sistamatik bir şekilde, devam eden bir süreç. Bu sayfada ergenlik yıllarına kadar bebeğimizin özgüveninin gelişimine nasıl katkıda bulunabileceğimizi siz değerli dostlarımla paylaşmak istiyorum.Burada diğer geliştirmeler için sizlere küçük fikirler sunmayı amaçl9ıyorum...

Bu ilk bölümde konu başlıklarımızı sıralayım:

*Biz Neyiz?
*Misafirimize Kapı Açtığımız İlk Gece:
*Doğum(hoşgeldin)
*İlk Yıllar
*Bak Burası Dünya
*Keşif Mühendisleri
*Artık Ergensin

MİSAFİRİMİZE KAPI AÇTIĞIMIZ İLK GECE

Artık eşinizle birlikte, sıcak yuvanızda, bebeğinizin tatlı ve tarifriz şefkatini hissetmek istiyorsunuz.Sizin ve eşinizin özelliklerinin yeni ve değişik bir modeli olan bebeğiniz,dünyaya sizin vesilenizle getirilecek ve yeni bir hayat size emanet edilecek.

Sevgili dostlar bebeğin anne ve babasının genetik özelliklerinin bir konfigürasyonu olduğunu biliriz,bebeğin göstreceği en önemli gerçeklerden biri de ailenizin yaşadığı hayat atmosferdir.İşte bu atmosfer hayat arkadaşları birbirlerini seçtiği andan itibaren gelişir,ve sürekli geliştirilmelidir. Düşünün birbirlerini çok seven,mantıklı ve yararlı düşünen,güvenen ve güven duyan,hayatın ritmini özel bir dualiteyle yakalamış,saygılı,sevecen,"biz" olmuş bir yuvada bebeğin hangi özellikleri geşlişecektir.Cevap özgüven...

Şimdi ilk geceye dönerek konuyla bağlantı kuralım ve biraz beyin jimlastiği yapalım:

*Bütün fiillerimizin çıkış noktası düşüncelerimizdir.
*Bir işin yarısının tamamlanmasının yolu o işe başlamaktır.
*önemli olan hayatları yıkmak değil hayatı inşaa etmektir.
*Hayatımız özeldir,hayatımıza giren herşey bir manada özel olmalıdır.
*Eşiniz size sunulan çok değerli ve harika bir evrendir.

yukarıda verilen örnekleri düşünün yeni düşünceler aklınızdan geçecektir.yeni düşüncelerinizi de birlikte düşünmeniz müthiş bir şey olacaktır.

Değerli dostlarım madem ki eşler özel ve güzel bir bebek istiyor öyleyse bazı kaşif fikirleri düşünerek yaşam enerjilerini ideaize edebilirler...Böylelikle her an kuvvetli,değerli ve özel bir enerjiniz olacak ve çocuğunuza bunu aktaracaksınız.Çünkü oluşacak embriyonun sayılamayacak kadar niteliği milyonlarca ihtimallerden bazıları seçilerek oluşacak. Evrenin Sahibi sizin üzerinizden olağanüstü bir şey gerçekleştirecek.

Eşiniz sizin için ve siz de eşiniz için mükemmel özelsiniz. Bu grift bilgiyi eşinize yaşatıp tüm makul şartlarınızı buna kanalize edebilirsiniz.bu duyguları yoğunlaştırmak için:
+düşünün + seçin + samimiyetinizi hissettirerek eyleme geçin.

Düşünün: Düşünürken gerçek hislerinizi ve değerlerinizi eksene alın ve “biz” olun. Ona her bakışınız ve dokunuşunuz “biz” olsun. Değerli dostlar; “THE MATRIX” filmindeki kahramanların yansıttığı yüksek aşk,ideal ve bağlılık kavramlarını düşünün örneğin.tamamen özel,gerçek samimiyet,üstün bir değer,gerçekten aşk(savaş değil).bu film sadece basit bir şema,her insan inanılmaz özel olduğu için ben size sadece böyle bir örnek vermek istiyorum.Bütün değerlerinizle özdeşin ve huzur dolu ama heyecanlı bir iletişime geçin…
Anne ve baba aynı zamanda hayat konusunda bebeğin rehberi olduğu gibi dost,yardımcı,paylaşan,çözüm üreten ikili ve samimi birer aşıktırlar .onlar bütün özel hadiseleri sadece kendi aralarında ama mükemmel derinlikle yaşayabilirler.
İdeal bir hayat dileğiyle...

                                                                               
Önceki                                                                                                                              Sonraki
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol