GiRAY ERDOGAN net
Ana Sayfa
Genel kultur
ilginc buluslar
Siyasi Sohbetler
Anketler
Bilim arastirma
MEDİCAL
GALERi
Sanal kanunlar ulkesi


Ataturk"un soyledigi sozler

 

 

  Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir.

  Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.
 

  Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız.
 

  Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir.
 

  Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar.
 

  Milli mücadelelere şahsî hırs değil, milli ideal, milli onur sebep olmuştur.
 

  Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır. 
 

  Bir dinin tabiî olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır.


  Türk Milletinin istidadı ve kesin kararı medeniyet yolunda, durmadan, yılmadan ilerlemektir.

  Gerçi bize milliyetçi derler. Ama, biz öyle milliyetçileriz ki, işbirliği eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz.

  Milli mücadelelere şahsî hırs değil, milli ideal, milli onur sebep olmuştur.

  Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar.

  Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.

  Medeni olmayan insanlar, medeni olanların ayakları altında kalmaya mahkumdurlar.

  Yüksek Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur.



  Medeni olmayan insanlar, medeni olanların ayakları altında kalmaya mahkumdurlar.


  Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.

  Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için yeterlidir. 

  Biz dünya medeniyeti ailesi içinde bulunuyoruz. Medeniyetin bütün icaplarını tatbik edeceğiz.

  Bizim devlet idaresinde takip ettiğimiz prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.

  Milletimiz her güçlük ve zorluk karşısında, durmadan ilerlemekte ve yükselmektedir. Büyük Türk Milletinin bu yoldaki hızını, her vasıtayla arttırmaya çalışmak, bizim hepimizin en kutlu vazifemizdir.


  Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.


  Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk Milletine canımı vereceğim.


  Yüksek Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur.

  Benim naçiz vücudum nasıl olsa bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyen yaşayacaktır.

  Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz... Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.

  Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir.


  Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet, henüz millet namını almak istidadını keşfetmemiştir.

  Dünyanın her tarafından öğretmenler insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır.

  Okul sayesinde, okulun vereceği ilim ve fen sayesindedir ki, Türk milleti, Türk sanatı, Türk iktisadiyatı, Türk şiir ve edebiyatı bütün güzellikleriyle gelişir.

   Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.

  Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız.


  Ekonomik kalkınma, Türkiye'nin hür, müstakil, daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin belkemiğidir


1957 yılında Amerika'nın güneyine araştırma
yapmak üzere üs kuran Nasa 'yı birgün küçük bir
kızılderili çoçuk farkeder ve koşa koşa epeyce
uzakta bulunan kamplarına gidip
Büyükbabasına haber verir.

-Büyükbaba, beyaz adamlar gelmiş,
aşağıdaki vadide gördüm...
Çok kalabalıklar ve birşeyler yapıyorlar.

Yaşlı kızılderili homurdanmaya başlar,
belli ki epeyce sinirlenmiştir.

-Onlarla konuştun mu?

-Hayır, beni görmediler. Ben büyük
tepenin üzerinden onları izledim.

-O zaman yarın yanlarına git ve orada ne
aradıklarını sor.

Küçük kızılderili ertesi sabah yola koyulur.
Üsse varır ve beyaz adamlardan birinin
yanına gidip;

-Burada ne yapıyorsunuz? diye sorar

Beyaz adamlardan birkaçı küçük kızılderilinin
basını okşarlarlar, ona gülümserler ve;

-Hani geceleri gökyüzünde parlayan birşey var ya,
biz buradan onu seyrediyoruz.

-Ay'ımı?! peki ama neden?

Adamlar küçük çocuğun sorusunu yine
gülümseyerek yanıtlarlar.

-İleride... çok yıllar sonra buradan oraya
insanları götürebilmek ve orada yeni bir hayat
kurabilmek için... Anladın mı?

Küçük kızılderili şaşkınlığını gizlemeye çalışarak
"Anladım" der ve koşa koşa uzaklaşır.

Öyle hızlı koşmuştur ki, kampa geldiğinde
konuşamaz haldedir. Hemen büyükbabasının
yanına gider ve kendisine söylenenleri
bir bir anlatır. Yaşlı kızılderili torununun
anlattıklarını dinledikten sonra iyice sinirlenir,
bağırıp çağırmaya başlar.
Ertesi sabah yine torununu yanına çağırır ,
hayvan derisi üzerine kızgın bir çubukla ve
kendi lisanınca yazdığı
not u torununa uzatarak der ki;

-Bunu al, beyaz adamlara götür ve onlara de ki;
" Bunu büyükbabam gönderdi... Oraya, yani ay a
gittiğinizde bunu oradakilere verecekmişsiniz"

Küçük kızılderili kendisine söyleneni
aynen yapar. Üs deki beyaz adamlardan birine
notu verir, Büyükbabasının söylediklerini de
iletir ve yine koşaradım uzaklaşır.

Üs çalışanları, belli bölümleri yakılmış deri
parçasına bakıp, bakıp saatlerce gülerler.
Ancak aradan bir kaç gün geçtikten sonra, yaşlı
kızılderilinin o notla, sözde ayda yaşayanlara nasıl
bir mesaj iletmek istedigini merak etmeye başlarlar.
Bu merak günden güne öylesine büyür ki,
bir tercüman çağırmaya karar verirler.

Tercüman geldiğinde herkes bir araya toplanır ve
merakla beklemeye başlarlar. Bu arada gülüşmeler
hala ara ara devam etmektedir.
Tercüman deri parçasını eline alır , okur ve
ağlamaya başlar. Herkez şaşkındır, gülüşmeler yerini
iyiden iyiye meraka bırakmıştır.
Tercüman yaşlı
gözlerini kalabalığa çevirir ve der ki;

-Not aynen şöyle;
"Bu adamlara dikkat edin,
elinizden topraklarınızı almaya geliyorlar!"


"Gericilere hoşgörü göstermek yüce bir terbiye göstergesi değil, bir ulusun mutluluğuna, onurununa, namusuna göz dikenlere hoşgörüdür ki, hiçbir süre, hiçbir kişi buna izin veremez!"

Mustafa Kemal ATATÜRK


 

Add to FacebookAdd to DiggAdd to Del.icio.usAdd to StumbleuponAdd to RedditAdd to BlinklistAdd to TwitterAdd to TechnoratiAdd to FurlAdd to Newsvine



                                                                                                                  

Önceki                                                                                                                      Sonraki

 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol